Orman Arazileri ile İlgili Davalar

Vatandaşlara ait tapular Orman vasfı nedeniyle iptal edilmiştir ve son günlerde daha da fazla iptal edilmektedir. İptalin asıl gerekçesi Anayasamızdan kaynaklanmaktadır. Anayasamıza göre ormanlar özel mülkiyete tabi tutulamaz. Peki bu tapular nasıl verildi? Sorunun asıl kaynağı Genel Kadastro ile Orman Kadastrosunun yapısından kaynaklanmıştır. 6831 sayılı Orman kanununun 1744 sayılı kanunla değişik 7.maddesinde de orman kadastrosunun amacı belirtilmiştir. Madde hükmüne göre; “Devlet ormanlarının kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ve diğer ormanların devlet ormanları ile müşterek sınırlarının tayin ve tespiti…” olarak orman kadastrosu ve amacı tanımlanır. Genel Kadastronun amacı ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 1. Maddesinde belirtildiği üzere; “Ülke koordinat sistemine göre memleketin kadastral veya topoğrafik kadastral haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun öngördüğü tapu sicilini kurmak, mekânsal bilgi sisteminin alt yapısını oluşturmaktır…. Taşınmaz malların hukuki ve geometrik durumlarını tespit etmek” tir.

Türk Kadastro Hukukunun bu ikili yapısı, sürekli olarak Genel Kadastro ve Orman Kadastrosu uyuşmazlıklarının doğmasına yol açmıştır ve hala uyuşmazlıklara yol açmaktadır. Bu uyuşmazlık yanında Kadastro Hukukundan kaynaklanmayan ama kadastro tespiti neticesinde vasıf ve mahiyet ile mülkiyet değişikliği sebepleri ile gerek 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, gerekse 3621 sayılı Kıyı kanunu , 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler Ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerine binaen nitelik ve mülkiyet değişiklik ve kısıtlamaları hukuki uyuşmazlıklarının doğmasına da yol açmaktadır.

Orman kadastrosu, orman niteliğini haiz alanların sınırını çizer, vasıf ve mahiyetini belirler ve mülkiyet biçimlerini tespit eder. Teknik açıdan Genel Kadastrodan farklı değildir. Vasıf tayini açısından kendine özgü teknikleri vardır. Orman niteliği tespiti tekniklerinin uygulanması için de ayrı bir kadastro ekibi ( Orman Mühendisleri ) bulunur. Tapu sicillerini doğrudan oluşturma fonksiyonu Genel Kadastronun amacıdır. Bu nedenle orman kadastro ekibi, kadastro yapılmadan önce araziye çıkarak orman kadastro alanlarını belirleyip, sınırlandırarak Genel kadastro ekibine tespitlerini bildirir ve Genel Kadastro bundan sonra başlar , tapu sicilini oluşturana kadar sürer. Tespit edilen orman alanı devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu için ayrıca tapu siciline tescili gerekmez. Bu nedenle orman kadastrosunun işi uygulama ve tutanakların ilanından sonra biter. Zira orman kadastrosu bir tespit işlemidir. Tapulama, tescil ve tapu kütüğü oluşturma işlemleri ise Genel Kadastronun işidir. 1858 tarihli Arazi Kanunnamesinden itibaren orman arazileri tapulamanın dışında tutulmuştur. Genel ve Orman Kadastrosu ile ilgili tüm hukuki uyuşmazlıklar da işte bu süreçte ortaya çıkar. Tespite Orman idaresi de itiraz edebileceği, sonradan yapacağı orman kadastro işlemi ile özel arazi tapu kaydına orman tahditi şerhi koydurabilir, tapu kaydı ve kadastro tutanaklarının iptali davaları da açabilir, bu davalara müdahil de olabilir.

Sorunların bir kısmı da orman alanı için de olup da üzerindeki orman örtüsü yok edilmiş ve zaman içinde Bilim ve Fen olarak orman niteliğini kaybetmiş alanların 6831 sayılı yasanın 2/A ve 2/B. Maddesindeki düzenleme hariç , hukuki vasıf ve mahiyetinin ve mülkiyet ilişkisinin değişmemesidir. Bu yerler devlet mülkü olarak kalacaktır ve imar, ihya ve zilyetlik yolu ile mülkiyeti iktisap edilemeyecektir. 2/A alanları, Orman Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerler; 2/B alanları ise Orman Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendine veya kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerlerdir. 2/B Yasası olarak bilinen 26.04.2012 tarihli 28275 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe giren 6292 sayılı yasa ise “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun”un getirdiği düzenlemeleri belirtmek amacıyla hazırlanmıştır.

Bu sebeple orman arazileri için de her ne kadar devlet tarafından tapu verilmişse de bu tapular da yine hazine ve orman genel müdürlüğü tarafından mahkemelerde açılan davalarla tapular iptal edilmekte ve insanlar mağdur edilmektedir. Bu konuda özellikle AİHM kararlarının çok büyük önemi bulunmaktadır. Anayasanı 90/2 fıkrası uyarınca tarafı olduğumuz uluslar arası sözleşmeler ile iç hukuk çatıştığı durumda uluslar arası hukuk kurallarına öncelik tanınmaktadır. Bu sebeple uzman hukukçularımızın ve birlikte çalıştığımız akademisyenlerin desteğiyle bu konuda devlet idaresinden iptal edilen taşınmazın gerçek değeri üzerinden ciddi tazminatlar almak mümkündür.